Şeb-i Arus: Kavuşma
Ölümü bir kavuşma olarak görüyordu Mevlana. Sevgiliye, yani Allah’a kavuşma günü. Cenaze değil de düğündü onun için ölüm. Bu nedenle öldüğü gün Mevlevilik’te düğün gecesi olarak kabul edilir. “Şeb” Farsça gece demektir. Arus ise düğün. Şeb-i Arus yani “düğün gecesi” her yıl Aralık’ın 17’sinde hayata gözlerini yumduğu kadim şehir Konya’da törenlerle kutlanır. Mevlana’nın mirası düşünceleri, eserleri ve en önemlisi de ölümünden yüzyıllar sonra hala dünyanın her yerinden milyonlarca insanın kalbinde yaşayan AŞK’tır.
Okumaya Devam...Korkunun Panzehiridir Şefkat!
İnsanı en çok korkutan şey belirsizliktir. Hayatın akışına tutunmayı kimi zaman sekteye uğratan belirsizlikler her an her durumda yolumuza çıkabilir ve öngörülemez oluşları nedeniyle bizi gafil avlarlar. İnsanlığın bugüne kadar mücadele ettiği en büyük belirsizlik ise ölüm anı. Kendimizi ve sevdiklerimizi ölüm senaryosunun içinde düşünmek bile bizi korku, kaygı ve mutsuzluk hislerine boğabilir. insanların ölüm korkusunu (tanatofobi) kendilerinden daha çok sevdikleri insanları kaybetmek ve sonrasında yaşayacakları çaresizlik hissinden korkmak olarak ifade ettiklerini gösteren araştırmalar bulunuyor. Ölüm sonrası gelecek olan yalnızlık ve geleceğe yönelik umutsuzluktan zihnen kaçınmak istiyoruz çünkü sevgi ile kayıp birlikteliği iç dengemizi bozuyor. Peki hayat ne kadar kaçınılabilir durumlarla sınıyor bizi?
Okumaya Devam...Kendini Affet!
Kendini affetmek! Ne kadar zor gelse de insana, affetmeli kendini! Çünkü hayat affetmek ve yola devam etmek üzerine sınıyor bizi. Önce şu soruları bir soralım kendimize ; etrafımdaki insanlara karşı ne kadar şefkatli, ne kadar toleranslıyım? Onların acılarını veya eksikliklerini gördüğüm zaman nasıl tepki veriyorum? Peki birileri bana hislerini anlattığında ne kadar dikkatle dinliyorum ya da paylaşılan hislerin ne kadarını reddediyorum? Her hangi biri hata yaptığında, acı çektiğinde bu durumu anlayışla karşılıyoruz. O kişinin kendisini iyi hissetmesi için çaba harcıyor, gerektiğinde göz yaşlarını akıtmasına, pişmanlıklarını bizimle paylaşmasına izin veriyoruz. Motive etmeye, herşeyin iyi olacağına inanması için onu dinliyor ve onunla konuşuyoruz. Peki içimiz bize hata yaptığını söylediğinde ne oluyor?
Okumaya Devam...Nasıl Hayır Diyeceğim?
Anne ve babaların çocuklarına sınır koyması gerektiğinden bugün anne baba olmak yazısında bahsetmiştik. Peki bu sınır sadece ‘ hayır ‘ diyerek mi oluşur? Ailelerden en sık gelen soru şu; Onlara nasıl hayır diyeceğiz? Çocuklara bir şeyi yapamayacağını söylemek için ‘hayır’ demenize gerek yoktur. Aslında burada izin verme mekanizmasını bozan, sınırları ortadan kaldıran şey, ailelerin izin verecekleri şeylere de hayır demeleri. Yani gerçek anlamını öldürüyoruz bu kavramın!
Okumaya Devam...Yeniden Anne Oluyorum
İkinci çocuğun dünyaya gelişi hem Bayram hemde kaos yaşatır aileye. Çok özlenen bir his gelip yerleşir annenin koynuna, ama aynı zamanda ilk çocuğun zamanını ilgisini yeni gelene vereceği düşüncesiyle suçluluk hissi de konuverir yanıbaşına. Ne olacak bundan sonra?
Okumaya Devam...