Son dönemde adını en çok duyduğum yerlerden biri kesinlikle Budva. Özellikle yaz dönemlerinde çok sayıda ziyaretçisi olan bu sahil şehri Karadağ’ın da gözdesi. Sevdiğim tarafları oldu ama çok sıradan bulduğum yanları da oldu. Biz Nisan ayında gittiğimiz için deniz tatili sezonu henüz başlamamıştı. O yüzden daha çok eski şehri ve sahil şeridini gezdik. Plajlarını da fotoğraflamakla yetindik. İzlenimlerimi ve gezilecek yerleri madde madde paylaşmak istiyorum.

Karadağ diğer adıyla Montenegro Avrupa’nın en küçük ve en genç ülkelerinden biri. Monte, dağ Negro ise kara demekmiş. Çok özel bir coğrafi yapısı var. Bu ismi neden aldığını ülkenin fiyordlara benzeyen dağlık yapısı, yeşil ve mavi doğasını görünce anlayacaksınız. Hem çok güzel hem de diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha ucuz. Avrupa Birliğine girdikten sonra fiyatlarının da artacağı tahmin ediliyor. Şimdilik Türkiye’den vize istemeyen ülkeler arasında ve bence en güzellerinden biri. Çocuklu aileler, genç çiftler, kültür turizmi sevenler yani keyifli bir tatil yapmak isteyen herkese hitap ettiği için de son dönemde bu kadar popüler.

Adriyatik Denizi’nin bir uzantısı olan Kotor Körfezi ( Boka Kotorska Bay olarak da geçiyor) inanılmaz güzellikteki doğasıyla insanı hayrete düşürüyor. Bu doğal liman dar boğazlarla 4 koyu birleştiriyor. Kıyıdan dikleşerek yükselen dağlar göl sakinliğindeki durgun denizin etrafını saran koruyucu bir duvar gibi. Yaşam da doğası ile uyumlu. Herşey daha yavaş akıyor sanki. Koyların çevresi ise birçok kasabayı birbirine bağlayan bir karayolu ile çevrili. Araba kiralayıp bu bölgeyi keşfederek Balkanların en güzel rotalardan birini yapmış olacaksınız.