ISSIZ ADAM KİMDİR?

Yetişkinlik dönemine ilişkin bağlanma sorunları
Çoğumuz Çağan Irmak'ın Issız Adam filmini izlemişizdir. Film sonrasında ana karakterler ve filmin hikayesi çok konuşuldu. İlişki yaşamaktan ve yaşasa da bunu sürdürmekten kaçan erkek modeline Issız adam diye seslenmeye başladık. Bu tip bir erkekle romantik ilişki yaşayan kadınlar için artık yeni bir jargon türemiş oldu. ''Yakınlaşmaktan korkan, duygusal yönden mesafeli ve hatta ayrılık anında çok soğuk davranan erkek'', kısaca Issız Adam!
Bir başka hikaye ise ilişkide aşırı korumacı davranan, kıskanç ve sürekli 'Artık beni sevmiyorsun? ' diye yıpratıcı bir ilgi ihtiyacı olan kadınların erkekler dünyasındaki yerine yönelik. Hatta bazı ilişkilerde bu kıskançlık öyle bir boyuta ulaşır ki, saplantılı bir hal alır ve hem kadın hemde erkek için ilişki kalitesini oldukça düşürerek, kopma noktasına gelinir.
Issız adam yada aşırı kıskanç kadın.. Bunlar sadece birer örnek ve cinsiyet açısından her iki cinsiyettede oldukça fazla görülebilecek bağlanma stillerindendir. Issız adamlar/kadınlar ve kıskanç kadınlar/erkekler. Genelde tencere kapak dediğimiz birlikteliklerdendir.
Çocuklukta gelişen bağlanma tarzlarının zamanla pekişerek daha kalıcı bir hal aldığına ve , yetişkinlik döneminde romantik ilişki kurma ve sürdürme kapasitesini etkilediğine ‘Çocuklarda Ayrılık anksiyetesi’ yazısında değinmiştik.
Peki farklı bağlanma stilleri bizim romantik ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?
Yetişkinler çocuklukta bakım veren ile geliştirdiği bağlanma ilişkisini sürdürme eğilimindedir ve ilişki şekilleri benzerlik göstermektedir. Bu benzerlikler; bakım verende olduğu gibi romantik ilişki içindede eşe ya da partnere fiziksel yakınlık hissetmek, ihtiyacı olduğunda eşin ya da partnerin hazır bulunuşuna güvenmek, bir tehdit hissettiğinde ise eşe ya da partnere dönerek ayrılık veya olası bir kayıp durumuna karşın kaygı yaşanması şeklinde olmaktadır. Yani aynı bakım veren ilişkisinde olduğu gibi eş ya da partnerle kurulan ilişki içinde kendini güvende hissetmek büyük önem taşımaktadır.
Genel olarak yetişkinlikte bağlanma sistemlerinin karakteristik özelliklerine bakacak olursak;
Güvenli bağlanan yetişkinler:
- Terk edilme ve yakınlık korkusu yaşamazlar ya da oldukça az yaşarlar, kıskançlık problemleri olmaz
- Eşe/ partnere kendilerini kolaylıkla açabilirler ve duygularını ifade etmekten kaçınmaz, endişe duymazlar
- Partner ya da eş dışında stresle başa çıkabilirler
- İhtiyaç duyduklarında destek talep edebilirler ve eşlerine/partnerlerine destek verebilirler
- Kendileri ve birlikte oldukları kişiler onlar için sevilmeye değerdir
Kaygılı bağlanan yetişkinler:
- Oldukça sık terk edilme korkusu yaşarlar ve bu yoğun bir stres yaşamalarına neden olur
- Birlikte oldukları kişiyi sevilmeye değer bulmalarına karşın kendilerini sevilmeye değer görmezler
- Aşırı yakınlık kurma ihtiyacı içindedirler ve sürekli duygusal yönden tatminsiz oldukları için eşin/ partnerin bireyselliğini engelleyici tercihlerde bulunurlar
- Eşin/partnerin en ufak bir problemi için bile yoğun ilgi ve destek verme eğilimindedirler ancak problem çözme becerileri zayıftır bu nedenle çoğunlukla etkili çözümler üretemezler.
- Aşırı kıskanç olurlar ve bağımlı, takıntılı davranış örüntüleri sergilerler
Kaçıngan bağlanan yetişkinler:
- Eşle / partnerle duygusal açıdan yakınlaşmaktan hoşlanmazlar, hatta çoğu zaman rahatsız olurlar.
- Kendilerini açmaktan kaçındıkları gibi , duygusal ifadelerden uzak durmayı tercih ederler. Konuşmaktan ve konuşulmasından kaçınırlar.
- Eşten/partnerden destek alma ve verme ilişkisi geliştirmezler
- Genellikle etkili problem çözme becerilerine sahip değillerdir ve iletişim kurma yönünden yetersizlerdir.
- Yakınlık kurma korkusu yaşarlar.
Güvensiz bağlanma tarzına sahip olan bireyler genellikle bu karakteristik özelliklerini sergileyebilecekleri ilişkileri tercih etmektedirler ve ilişkilere yönelik inanışlarını doğrulayacak birliktelikleri sürdürebilirler. Yani Kaçınan bağlanma tarzında olan biri, birlikte olduğu kişiden istediği tepkiyi almadığında -misal kendisi gibi uzaklaşma ve yakınlıktan kaçınma gösterilirse - bağlanma sistemi devreye girerek ilişkiyi kopartmaya yönelik davranışların ortaya çıkmasına neden olur. Öreğin kaçınan-kaçınan ilişkisinde iki tarafta bir problemi konuşmamak için birbirini bir daha aramayarak anında ilişkiyi bitirebilir.
Hazan ve Shaver'ın yaptığı bir araştırmaya göre kaygılı ve kaçınan bağlanma tarzına sahip bireylerin, güvenli bağlanma tarzına sahip kişilere oranla daha kısa ve olumsuz aşk deneyimlerine sahip oldukları görülmektedir. Güvensiz bağlanan kişiler ilişki doyumunun düşük olması açısından bakıldığında benzerlik gösterselerde, kaygılı bireyler daha kolay ilişkiye girebildikleri ve hızlıca bağlanabildikleri için çok çabuk ilişki başlatabilirler. İlk görüşte aşka olan inançlarının yüksek olması nedeniyle, kendilerine uyumlu olmayan, acı verebilen partnerleri seçme ihtimalleri yüksektir ve kolaylıkla hayal kırıklığına uğrayabilirler. Bu da olumsuz ayrılık deneyimi yaşama sıklığını güvenli bağlanan bireylere oranla arttırmakta ve aslında kendini gerçekleştiren kehanet gibi terk edime korkularını beslemektedir. Geleceğe ve yeni ilişki kurmaya yönelik yoğun üzüntü ve öfke hissetmeleri sevilmeye değer olmama inancınıda doğrulamış olmaktadır.
Kaçınan bireyler ise ilişkiye girmekte zorluk yaşadıkları için genellikle 'hiç aşık olmadım' şeklinde ifadeler kullanmayı tercih ederler ve aşık olunacak partnere yönelik pesimist bir bakış açısına sahip olurlar. Bu da hep mesafeli olmalarına ve bir ilişki yaşasalar bile bağlılık hissetmemelerine, yaşanan ilişkiyi ve partneri etkileyebilecek bireysel kararları çok kolaylıkla alabilmelerine neden olmaktadır.
Kaygılı bireyler çoğunlukla, başkalarının önemsemeyeceği kadar küçük konuları bile fazlasıyla ciddiye alarak aşırı ilgi gösterme eğiliminde olurlar. Aynı şekilde en ufak bir ihtiyaç durumunu abartılı ilgi beklentisiyle karşılanmasını isterler ve bu anlar onlar için oldukça hassastır. (Örneğin kaygılı bireyler en ufak bir anlaşmazlığı bile büyüterek tepki gösterebilirler. Bu da sözsüz iletişim mesajlarının içinde en sık karşımıza çıkan 'trip atma' şeklinde başlayarak sözlü saldırganlık tepkilerine dönüşebilir ve mevcut anlaşmazlığın kolaylıkla çatışmaya dönmesine neden olabilir.)
Kaçınan bireyler ise tam tersine büyük bir problemi bile görmezden gelerek yok sayma eğilimindedirler. Böyle durumlarda problemi çözmek için eşten destek almazlar ve tek başılarına çözmeye çalışırlar. Bu da genelde etkili bir çözüm bulunmasına engel olmaktadır.
Genellikle güvenli bağlanan bireyler, yine güvenli bağlanan kişileri eş olarak seçmektedir. Güvensiz bağlanan bireylere oranla daha az sözel saldırganlık gösterirler ve yapıcı çatışma çözme tepkilerini kullanmayı tercih ettikleri için kolaylıkla ilişkide hoşa gitmeyen davranışlar ele alıp ilişki doyumunu arttıracak önlemler uygulayabilirler. Bu açıdan bakıldığında güvenli bağlanan kişiler ile güvensiz bağlanan kişilerin yaşadığı çatışma konuları benzer olmasına karşın, çözüm tarzlarının farklılığı ilişki doyumunu ve süresini etkilediği yorumuna varılabilmektedir.
Son olarak;
Güvensiz bağlanma tarzına sahip bireylerin bunu bir kader olarak görüp kabul etmek yerine, bu konuda daha sağlıklı ilişkiler kurabilmek, mevcut ilişkilerinin kalitesini ve doyumunu arttırabilmek için bir aile terapistinden destek almaları, ilişkide sorun yaratan pek çok konuda çözüm üretebilmelerine ve uzun süreli birliktelikler yaşayabilmelerine faydalı olacaktır.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar
İlişki Bankasına Yatırım Yapın
Hayal Etmeyin, O Hayali Yaşayın
Instagramdan takip etmek için; @uzm.psk.sinemcakir