Güvenli Bağlandım Ben Sana!
Çocuklar bir haritayla ya da kullanma kılavuzuyla gelmiyorlar dünyaya ama anne babanın yaşam izleriyle beraber doğdukları kesin!
Çocukların ihtiyaçlarını, tercihlerini bilmek ve önemsemek pek çok ebeveynin hayatını kolaylaştıran bir anahtardır ve çocuğunuz doğduğu andan itibaren o anahtarı size verir. Kullanıp kullanmamak ise size kalmış.
Yapılan araştırmalar, çocukların hayatlarında ilk doğdukları andan itibaren kendi iradelerini kullanmaya başladıklarını göstermektedir. İlk anne sütünü emmesi, sakinleşmek için annenin sesini, kokusunu araması, içgüdüsel bir tercihtir ve bebek kendine iyi geleni bu tercihleri deneyimleyerek keşfeder. Hem öğrenme süreçleri çalışır bu dönemde, hem benlik gelişiminin tohumları atılır.
Sadece açlığı gidermek dışında güvenlik ihtiyacını da gidermeye çalışır bebek bu süreçte. Annenin sesinden, bakışından, dokunuşundan referans alır ve ‘ya kendini güvende hissetmeye başlar, ya da güvensiz!’
Bowlby nin duygusal bağlanma kuramına göre çeşitli bağlanma türleri vardır ve bunlar güvenli bağlanma, güvensiz-çelişkili bağlanma, güvensiz- kaçınan bağlanma olarak 3 ana gruba ayrılmaktadır.
Çocukluğun ilk dönemlerinde anne ile kurulan bağ sağlıklı şekillenmiş ise çocukta oluşan bağlanma şekli de sağlıklı gelişir ve güvenli bağlanma gerçekleşir. Bu da çocuğun hem kendisine hem de dış dünyada karşılaşacağı diğer kişilere karşı güven duymasına ve rahat ilişki kurmasına neden olur. Okulun ilk günü böyle çocuklar annelerini öperek sınıfa giderler, yeni arkadaşları olacağı için heyecan duyarlar ve öğretmenleriyle ilişki kurarlar. Çünkü içinde bulunduğu duyguda, dış dünyada annesinden ayrı olsa da hayatta kalabileceği ve ihtiyaç duydugunda annesin onu koruyup gözetebileceği inancı hakimdir. Annesinin gitmesine üzülse bile bu süreyi tolere edebilir ve karşıt tepki geliştirmez. Bu özelliklere sahip olan çocuklar yetişkinlik dönemlerinde tatmin edici yakın ilişkiler kurabilen bireyler haline gelirler.
Eğer çocuktaki bağlanma güvensiz çelişkili bağlanma şeklinde gelişmiş ise anneye güvenmesine rağmen dış dünyada hayatta kalabileceğine dair bir inancı olmadığı için çocuk kaygılanır, endişelenir ve annesinin yokluğunu tolere edemez. Okulun kapısından içeri girip sınıfa gitse bile sürekli ağlayarak annesinden ayrı kalmayı reddeder ve çoğunlukla öğretmenlerin telkin ve yatıştırma girişimlerine kayıtsız kalır, tepki gösterir. Öğretmenlerle ve diğer öğrencilerle ilişki kurmayı reddeden böyle çocuklar kendilerine güvenmezler. Sadece anneye güvenirler ama anne uzaktaysa onu koruyup gözetemez inancına sahip oldukları için bu süreci üzgün, kızgın ve öfkeli geçirirler.. Anneleri geri gelene kadar yoğun kaygı yaşamaya devam ederler ve anneleri geri geldiğinde de onlara karşıt tepki geliştirerek vurur, bağırır, iterler. Aslında annesine sarılmak ve onu görmekten duyduğu aşırı sevinci tam tersi bir tepkiyle göstererek savunma mekanızması kullanan bu tip çocuklar için okul sürecine alışmak oldukça uzun zaman almaktadır. Ayrıca yetişkinlik döneminde aşırı kıskanç, reddedilmeye karşı aşırı duyarlı, alıngan ve ayrışmamış ilişkiler geliştirme ihtimalleri yüksek olan bireyler haline gelmektedirler.
Bir diğer güvensiz bağlanma tipi ise kaçıngan bağlanmadır ve bu bağlanma şekline sahip olan çocuk için anne ya da dış dünyada ki tüm ötekiler güvenilmezdir ayrıca kendisinin ihtiyaçlarını karşılamak için de yetersizdirler. Annesinin yokluğuna karşı tepkisiz ve ilgisiz olan bu çocuklar annenin geri gelmesinede aynı şekilde tepkisiz ve ilgisiz davranırlar. Genellikle sessiz ve iletişime kapalı tutum sergilemeyi tercih ederler ve duygularına ilişkin belirgin bir tavır sergilemezler. Doğal olarak öğretmen ile kuvvetli bir iletişim kuramazlar ve yeni arkadaş edinme konusunda isteksiz davranırlar. Genellikle annenin geri gelişine reddedici ve uzaklaştırıcı tavır sergileyen bu tip çocuklar ilerleyen dönemlerde yakın ilişki kurma ve sürdürme sorunlarıyla karşı karşıya kalmakta ve yalnızlığı tercih eden yetişkinler haline gelmektedirler.
Güvenli bağlanabilen bebekler, kendilerini oyalayabilen bebekler oluyor. Uyku düzenini oturtmaya çalışırken, gün içinde uyku dışında bebeğinizle beraber yatağında vakit geçirmeyi deneyin. Yanında olun, ona dokunun, gülün ama yatakta uzanmasına olanak tanıyın. Kısa aralıklarla ilgisini çekebilecek bir oyuncağı vererek odadan ayrılın. Birkaç dakika sonra geri gelin.
Bebekler, ihtiyaç duyduğunda annenin şefkatine ulaşabiliyorsa, ihtiyaç duymadığı anlarda dünyayı keşfe dalabilir. Ama önemli bir not düşmek istiyorum, bunu o anda bebekten uzaklaşmak ve bir nefes almak için deniyorsanız bunu anlayacaktır. Onunla beraber keşfedeceklerinden keyif alıyorsanız bu yolculuğunu izlemenize izin verecektir, benden söylemesi!
Instagramdan takip etmek için; @uzm.psk.sinemcakir