En Güzel Toskana Kasabaları

Lucca
Toskana kasabalarını gezmeye Lucca’dan başladık. Luccainn’in 2 odalı apart dairelerinde kaldık. Gayet temiz ve kullanışlıydı. Gece geç saatte giriş yapmamız hiç sorun olmadı. Ertesi sabah L’Angolo Dolce di Sandra’da kahvaltı edip şehri gezmeye başladık. Lucca’nın düzenli sokak ağı Roma dönemden kalmadır. Gezilecek yerlerin başında eski şehri çevreleyen yekpare surları gelir. Bu surların üzerinde yürüyüş yapabilir, bisiklet kiralayıp gezebilirsiniz. Ara sokaklardan gezerek elips şeklindeki şirin meydanı Piazza dell’Anfiteatro’ya çıkıp buradaki kafelerde bir kahve molası verebilirsiniz.
Diğer gezilecek yerleri:Piazza Napoleone meydanı, San Michele in Foro Klisesi, Lucca Katedrali San Martino, Casa di Giacomo Puccini’nin doğduğu ev olan Casa di Puccini, ve alışveriş caddesi olan Via Fillungo’dur.
Ben Lucca’da en çok ağaçlarla çevrili surları ve labirenti andıran ara sokakları sevdim. Gezmek için 1 gün yeterli bir süre. Restaurant olarak Buca di Sant’Antonio’yu tavsiye edebilirim.
Pisa
Eğik kulesiyle meşhur Pisa’ya yarım gün ayırmak yeterli olacaktır. 1173 yılında başlanan eğik kule, 1274 yılında henüz 3.katın inşaası tamamlanmadan eğilmeye başlamış. 1350 yılında tamamlandığında eğikliğine rağmen ayakta durması burayı bir cazibe merkezi haline getirmiş. Galileo düşen objelerin hızıyla ilgili ünlü deneyini burada yapmış. 2001 yılında ise kulenin eğimi 38 cm azaltılarak güvenli hale getirilmiş. Kulenin hemen yanında Duomo (katedral) ve vaftizhane bulunuyor. Burada yapılacak şeylerin en başında yaratıcı fotoğraf çektirmek için yüzlerce insanın arasından sıraya girip doğru açıyı yakalamak geliyor :)) İnternette pisa yazdığınızda karşınıza çıkacak binlerce tuhaf fotoğrafı görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız. Biz bir iki kare çekip, turistlerin şekilden şekile girmesini izleyerek eğlenmeyi tercih ettik. Dondurma yiyerek ara sokaları gezip Pisa’ya veda ettik.
Siena
Siena’da görülmesi gereken yerler yelpaze biçimindeki ünlü meydanı Piazza del Campo’nun etrafına yer alır. Bu sevimli meydanı çevreleyen kafelerden birinde ya da İtalyan gençlerin yaptığı gibi meyanın ortasında yere oturup etrafı izlemek çok keyifli. 1293 yılında şehri yöneten Dokuzlar Konseyi burayı şehir merkezi yapmak için inşaatına başlamışlar. Meyandaki 9 dilim bu konseyi simgelemektedir. Tuğladan oluşan meydan 1349 yılında tamamlanabilmiş. Yüzyıllar boyu baa güreşleri, idamlar, at yarışları bu meydanda yapılmış. Sanki bütün bu hikayelerin bu meydanla beraber halen yaşamakta. İnsanı etkileyen çok farklı bir enerjisi var. Meydanda bulunan Gotik belediye sarayı Palazzo Publico’nun 102 metrelik çan kulesi İtalya’da inşa edilen ikinci en yüksek Ortaçağ kulesidir. (Torre del Mangia) Biz kızlar için yorucu olacağından çıkmadık ama harika bir Siena manzarası için 400 basamak ile ulaşılan kuleye çıkabilirsiniz.
Meydanın etrafındaki sokaklar hediyelik eşyacı ve gurme dükkanlarla dolu. Çok çeşitli trüf mantarı, şeker, zeytin, zeytinyağı, şarap, makarna çeşidini Siena’da bulabilirsiniz.
Sonraki önemli simge ise siyah beyaz işlemeleri ve Romanesk Gotik karışımı tarzıyla göz kamaştıran Sinena’nın Duomo’su. İtalya’daki en büyük katedrallerden biridir. 1136 yılında inşaatına başlanmış. Fakat 1348 yılında Siena nüfusunun yarıya inmesine sebep olan veba salgını nedeniyle bir süre ara verilmiş ve ancak 1382 yılında tamamlanabilmiş.
Duomo’dan alınan heykellerin bir kısmının orijinallerinin sergilendiği Museo dell’Opera, Siena’nın koruyucu Azizesi Santa Caterina’nın evi, San Domenico klisesi, Palazzo Piccolomini diğer gezebileceğiniz yerler.
Siena Palio’su
Palio Toskana’nın en ünlü festivalidir. Her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos’da gerçekleştirilen festivale denk gelirseniz renkli gösterileri, geçit törenlerini ve at yarışlarını izleyebilirsiniz.
Akşam yemeğimizi Antica Osteria da Divo’da yedik. Tüm yemekler çok lezzetliydi. Bölgeye özgü kalın bir spagetti olan Pici veya Trüf mantarlı risottoyu deneyebilirsiniz.
Pienza
Bölgenin en güzel köylerinden biri olan Pienza kartpostal tadındaki o meşhur Toskana manzaralarına ev sahipliği yapıyor. UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan Val d’Orcia vadisinin göbeğinde yer alan bu ortaçağ kasabası mutlaka görülecek yerler listenizin ilk sıralarında olsun.
Pienza kasabasında görülecek yerlerin başında Duomo di Pienza, Palazzo Piccolomini, Piazza Pio II geliyor. Sokaklarında yürüyüş yaparken kendinizi bir Rönesans masalındaymış gibi hissedeceksiniz. Çiçekli saksılarla süslü taş evler, renkli panjurlar ve zarif ahşap kapılarıyla bu sevimli kasaba en sevdiklerimizden biri oldu. Bu kasabaya özgü olan Pecorino peynirinin tadına bakmayı unutmayın.
Restaurant olarak La Bandita Townhouse Caffe, Bucca delle Fate, La Terrazza del Chiostro, Osteria La Porta’yı önerebilirim.
Otelimiz
Biz Pienza’ya birkaç kilometre mesafede yer alan Buonconvento’daVilla Armena Condé Nast Johansens’da konakladık. 16.yüzyıldan kalma bir Toskana evinin restore edilmesiyle 10 odalı bir butik otel ortaya çıkmış. Havuzu, odaları ve kahvaltısı çok keyifliydi. San Gimignano, Montepulciano, La Vitaleta Şapeli, Creti Senesi ve Montalcino’ya yakın olduğu için her gün başka bir rota takip edip tüm bölgeyi gezme şansı yakaladık. Her yeri görmek istiyorsanız için en az 2-3 gününüzü bu kasabalara ayırın derim.
En güzel manzaraları bu yollar üzerinde bulabilirsiniz:
- Buonconvento-Asciano
- Pienza-San Quirico d’Orcia
- San Quirico d’Orcia-Strada Statale Cassia
- Pienza-Monticchiello-Montepulciano
- Montalcino-Castiglione d’orcio
Toskana’da tek bir yeri görebilme şansım olsaydı yukarıda bahsettiğim rotaları içeren Val d’Orcia vadisini seçerdim. Bir gün zamanın yavaş aktığı bu güzel kasabalara tekrardan gelip o bahsettiğim "Toskana hissini” yaşamak için hayaller kurmaya başladım bile..
Toskana seyahatimizi anlattığım diğer yazımı okumak için buraya tıklayın.
Gezdiğimiz yerleri anlatan çok sayıda farklı video ve fotoğrafı yazılarla destekleyerek sosyal medya hesaplarımda paylaşıyorum. Oraya da beklerim!