Şemaların oluşumunda hangi faktörler etkilidir?
Pek çok kuram erken çocukluk dönemine ilişkin algılar ile yetişkinlik dönemi uyumsuzlukları ve duygulanımları arasında ilişki olduğunu göstermeye ve açıklamaya çalışmaktadır.
Bunlar içinde sizlere tanıdık gelen pek çok öge bulunmaktadır. Mesela id-ego ve süper ego kavramlarını sık kullanan psikanalitik kuram çerçevesinde çocukların bilinç ve bilinçdışı öğelere bağlı iç dinamik problemleri vardır ve bu problemlerin çoğu bilinçdışı öğelerle açıklanmaya çalışılır.
Bir diğeri bağlanma kuramlarıdır ve bebeklik döneminde anne ile kurulan ilişkinin güvenli ve yeterli olup olmamasıyla süren bir dizi yoksunluğun yetişkinlik ilişkilerinde telafi edilmeye çalışılacağı buna bağlı olarak da yine işlevsel olmayan yapıların ortaya çıkabileceği vurgulanmaktadır.
Aynı zamanda bir başka yaklaşım da erken çocukluk yaşantılarıyla birlikte edinilen bilişsel (zihinsel) atıfların, başa çıkma tarzlarının, geçici olsa bile bir dönem etkin olmuş düşünce kalıplarının, yetişkilik yaşantısında otomatik düşünceler oluşturarak, davranışların ve duyguların şekillenmesine neden olacağını ve düşüncenin merkezde olması gerektiğini ileri sürmektedir.
Hepsi çocuk ve ebeveyn ilişkisi için çok değerli ve doğru bilgiler içeren yaklaşımlardır ve sahip oldukları terapi modelleri ile de fayda sağlamaktadır.
Bunu belirtme sebebim aslında yaklaşımın nasıl olduğundan ziyade merkeze alınan konunun önemine dikkat çekmektir. Çocuk ve ebeveyn ilişkisi göz ardı edilemeyecek önemde ve devasa genişlikte öğeleri içinde barındırmaktadır.
İşte psikolojinin, terapileri kişiye özgü modellemesinde ve insanların biricikliği ile ele almayı gerektirmesinde bu etken yatmaktadır. Her aile sistemi kendine özgüdür ve sistem olarak işlevsel olmayan yönleriyle beraber hayatta kalır.
Şemalar bir önceki yazıda bahsettiğim temel ihtiyaçların kişiye özgü ortaya çıkan sonuçlarıdır. Her çocuk kendi aile öyküsü içinde farklı şemalar oluşturur ve bu şemaları alıp gelecek yaşamında kullanmaya başlar. Aynı ailede büyüyen kardeşlerde bile farklılaşan bu şimdiki zaman temsillerinin oluşma nedenlerine bakacak olursak, en başta mizaç gelmektedir.
Her çocuk bir mizaçla dünyaya gelir yani kişiliğini şekillendirmeye yardımcı olacak doğuştan gelen doğal eğilimlere sahiptir. Bu eğilimler biyolojik kökenlidir ve dikkat, duygusal ve motor tepkileri kapsamaktadır. Büyüme döneminde aile yapısından, kültürden etkilenerek bireyin kişilik ve karakter oluşumunda belirleyici olur. Yani kısacası bizim dünyaya gelirken sahip olduğumuz ‘öz’ dür.
Diğer bir unsur bağlanma şeklidir. Bebeklik döneminden itibaren çocuğun bakım veren ile kurduğu ilişki şekli, ayrışma sürecinin kazanılması, fiziksel ve duygusal iletişim tarzları bağlanma örüntüsü içinde ele alınır. Bu bağlanma şekli ile çocukluk yaşantıları arasındaki etkileşim şemaların oluşmasında rol oynamaktadır.
Diğer bir etkili unsur ise çocukluk çağı örselenmeleri, ihmal ve istismar yaşantılarıdır. Bu yaşantılar, hem çocukluk hem de yetişkinlik yaşantısında büyük değişimlere ve buna bağlı olarak yetişkinlikte kalıcı yönelimlere sebep olur. Çocukluk çağı örselenmeleri yine şemaların oluşmasında etkili olmaktadır.
Son unsur ise Ebeveynlik tutumlarıdır. Bu konuyu bir sonraki yazıda oldukça detaylı ele aldım. Ebeveynlik tutumları yazısını okuyarak çocuğunuzla kurduğunuz ilişki tarzını inceleyebilirsiniz.
Ebeveynlik tutumları nelerdir?
Güvenli ve istikrarlı bağlanma ihtiyacı karşılanmayan çocuklar
Özerklik ihtiyacı karşılanmayan çocuklar
Kendiliğindenlik ve oyun ihtiyacı karşılanmayan çocuklar
Duygu ve ihtiyaçları ifade etme özgürlüğü karşılanmayan çocuklar
Gerçekçi sınırlar ve öz denetim ihtiyacı karşılanmayan çocuklar
Instagramdan takip etmek için; @uzm.psk.sinemcakir