Berlin Gezi Rehberi : Avrupa'nın Yeni ve Modern Başkenti

Berlin içi sürprizlerle dolu çikolatalı bir pasta gibi. Dışarıdan bakıldığında çok şatafatlı görünmese de kesmeye başladığınızda her katmanından ayrı bir lezzet çıkıyor karşınıza. Ne kadar yerseniz o kadar çok keşfediyorsunuz.
Bir kere çok etkileyici tarihi bir pandispanya ile yapılmış, temeli sağlam. Azıcık yakın tarihe ilgi duyuyorsanız bu şehir sizi tam kalbinizden vuracak.
Sonra, çok hafif ve uçucu bir kreması var. Avrupa’nın yeni ve modern başkenti. Genç, dinamik, özgür, ve fazlasıyla yenilikçi.
Pastayı yedikçe ağzınıza karamelli krokanlar, fıstıklar, çikolata parçacıkları da geliyor. Çocukların ve ailelerin bayılacağı türden bir sürü eğlenceli tatta saklı içinde.
Yani aslında genci yaşlısı, gezgini, hippisi herkese bir şeyler sunabiliyor. Bu yüzdendir ki yaz kış demeden milyonlarca insan aradığı tadı bulabilmek için Berlin’e geliyor.
Berlin’de Gezilecek Yerler Rehberini okumak için burayı tıklayın.
Berlin Hakkında
Halen Almanya’nın başkenti olan bu tarihi şehrin hikayesi aslında 1200’lü yıllara dayanıyor. Ama ilk akla gelen Hitler’in Berlin'i. Bunun nedeni ne yazık ki büyük zaferler yaşamış olması değil. Milyonlarca Yahudi’nin ölümünden sorumlu utanç verici bir tarihe sahip olması. Almanlar halen bu acı dönemin izlerini temizlemeye, yaşanılan kayıpları telafi etmeye çalışıyorlar. Hiçbir yerde Hitler’in izine rastlanmamasının nedendi de bu. Sanki bir hayalet gibi, Berlin’in neresine giderseniz gidin onu göremeyecek okuyamayacak ama her yerde hissedeceksiniz. Bu yüzden gitmeden önce bir film izleyin, ya da yakın geçmiş hakkında biraz okuyun derim.
Hitleri, soykırımı, Berlin duvarını ve Almanya’yı en dibe sürükleyip sonra yeniden en tepeye çıkaran gücünü nereden aldığını anlamaya çalışın.
Çünkü ancak o zaman Berlin’in soğuk gri silüetinin arkasındaki mahcubiyet ve hüznü görebilirsiniz.
Run Lola Run, Downfall, Goodbye Lenin, Funeral in Berlin aklıma ilk gelen Berlin filmlerinden birkaçı.
Almanya birçoğumuzun bildiği üzere Avrupa’da en çok Türk’ün yaşadığı ülke, Berlin de en kalabalık olduğumuz şehir. Bu nedenle sanki halen Türkiye’deymişsiniz gibi hissedeceksiniz. Özellikle Kreuzberg bölgesinde gezerken her an her yerden bir Türk size ‘Selamun Aleyküm’ diyebilir. Taksiciler yüzde 60 Türk. Biraz sohbet açarsanız size Berlin’de hayat nasıl, Türkler burada neler yapıyor neler yapamıyor anlatırlar. Burada doğmuş 3. Ve 2. jenerasyon gurbetçi taksicilerin sohbetlerinden aklımda kalanlar:
-Türkler halen bir arada yaşıyor, ancak 3. jenerasyon biraz biraz Berlin’lilerle kaynaşmaya başlamış.
-Temizlik ve toplumsal kurallar bakımından halen çok geri olduğumuzu söylüyorlar. Piknik sonrası çöplerini toplamayan Türk grupların titiz Almanlar tarafından eleştirilmesini haklı buluyorlar.
-Yahudilerin halen vergi vermeden yaşadığını söylüyorlar. Bu bir nevi kendini bağışlatmaya çalışmaymış.
-Almanlar’ın Nazi katliamının utancından dolayı milliyetçilik asla yapamadıklarını, hatta milli günlerde bayrak bile asmadıklarını anlattılar.
Ve taksideki 10 dakikalara sığan başka başka muhabbetler! Kısacası Berlin’de ne yolunuzu ne de yönünüzü kaybetmezsiniz..
Bu şehir fazlasıyla genç ruhlu. ‘Hipster’ kavramını henüz bilmiyorsanız birazdan öğreneceksiniz. Çünkü Berlin’e gittiğinizde Paris, Roma, Viyana gibi Avrupa şehirinde daha önce karşılaşmadığınız bir eğlence ve moda anlayışıyla karşılacaksınız. Bu bir yaşam şekli aslında. O yüzden turistik görevleri yerine getirmek ve sadece müze ve tarihi yerleri gezmek istiyorsanız bile Berlin’i anlayabilmeniz için işinize yarayacak.
Berlin’de Hiptster Olmak Rehberi için buraya tıklayın.
Diğer bir taraftan Berlin temiz, güvenli ve düzenli bir şehir. Alman disiplinini şehrin her yerinde hissedeceksiniz. Farklı farklı bölgelere ayrılmış şehrin her tarafında gezilecek yerler olduğundan bir gezi planı oluşturmanızda fayda var. Tripadvisor’dan şehir rehberini telefonunuza gitmeden indirebilir, ya da havaalanları veya müzelerden temin edebileceğiniz şehir haritası ile kendi gezi planınızı kolayca yapabilirisiniz. Gezilecek yerler rehberinde Berlin’i kategorilere ve bölgelere ayırarak anlattım. Buradan okuyabilirisiniz.
Berlin’e Nasıl Gidilir?
İstanbul’dan ve Ankara’dan çok ekonomik uçak bileti bulabileceğiniz yerlerin başında Berlin geliyor. Burada yaşayan binlerce Türk'ün olması nedeniyle birçok havayolu şirketinin her gün karşılıklı seferleri oluyor. Kampanyaları takip ederseniz yurt içi fiyatına bir uçuş yakalayabilirisiniz.
Ne zaman Gidilir?
Berlin kuzeyde olduğu için çoğu zaman soğuk ve puslu bir şehir. Kışlar uzun. Eğer bizim gibi bahar ya da yaz dönemi planlayamıyorsanız sıkı giyinmeyi ve yağışlı karlı havaya uygun bir planlama yapmayı unutmayın. Biz Mayıs sonu gitmiştik. Hava 25 derece ve güneşliydi. Çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. O yüzden daha zamanına karar vermediyseniz bu tarihlerde gidin derim. Çünkü kış döneminde bir seyahat planlıyorsanız şehrin akciğerleri olan yemyeşil ‘Tiergarden’ da, sokak kafelerinde, nehir kenarlarında, çimenlerde bir Berlin’li gibi keyif yapamayacaksınız demektir. Çünkü aklınız hep o yeşilde kalacak..
Nerede Kalınır?
Berlin’de konaklama için tavsiye edeceğim bölgeler Kurfürstendamm, Tiergarten, veya Mitte. Bu bölgelerden her yere ulaşım ve kolay çok fazla alternatif var. Berlin’de bütçenize ve zevkinize uygun bir otel bulmanız çok kolay olacaktır, o yüzden net bir öneri yapmasam da birkaç özel tarihi otelden bahsetmek istiyorum.
Hotel Adlon Kempinski:Branderburg Kapısı’nın hem ilerisinde yer alan bu tarihi ve lüks otel II. Dünya Savaşı sırasında yıkılmış ve 1997 yılında yeniden açılmış. Aslına uygun olarak yeniden yapılan otelin lobisinde yer alan fil heykelli siyah mermer çeşme içerideki savaş öncesinden kalan tek parça. Otelde konaklamasanız bile lobisinde bir kahve içebilirisiniz.
The Westin Grand Berlin, Regent Hotel, Hotel De Rome, Alexander Plaza Berlin, Loisa’s Palace, ve Schlosshotel Patrick Hellmann Berlin’deki en lüks ve tarihi otellerdendir.
Şehir İçi Ulaşım
Berlin’de ulaşım çok rahat. Metro ağı çok geniş ve neredeyse tüm hatlar birbirine bağlantılı. Taksi fiyatları da normal.
Biz günde ortalama 10-15 kilometre yürüdüğümüz için en çok kullandığımız ulaşım aracı ayaklarımız oldu.:) Avrupa şehirlerinde siz de bizim gibi şehrin sokaklarında kaybolmayı seviyorsanız en rahatından bir ayakkabı seçin.
Birtakım müze ve turistik yerlere giriş sağlayan “Berlin Welcome Card” da alabilirsiniz. Kaç gün ve nasıl gezeceğinize göre karar verebileceğiniz farklı farklı çeşitleri mevcut. Linkini buraya bırakıyorum.
Berlin’de toplu taşıma araçlarında, hem metrolarda hem de otobüslerde bilet okutacağınız bir turnike yok. İlk kullanımdan sonra kaç günlük aldıysanız süreniz başlıyor ve biletinizi yanınızda taşımanız yetiyor. Tamamen güven üzerine kurulu bir sistem olsa da eğer kontrole denk gelir ve biletsiz yakalanırsanız başınız derde girebilir, bizden söylemesi :)
Neler Yapılır?
Yazın gittiyseniz Tiergarten’de uzun uzun dolaşıp nehirde kano turu yapın. Hemen gölün kenarındaki Cafe am neuen See Biergarten’da bir şeyler için.
Çocukluysanız Tiergarten’daki hayvanat bahçesini (Zoo Berlin), hemen yanındaki akvaryumu gezdikten sonra ailecek bisiklet kiralayıp parkın içinde gezintiye çıkın. Buradan tıklayıp kiralama fiyatlarını öğrenebilirisiniz. Bu sitenin uygulamasını telefonunuza da indirebiliyorsunuz.
Yarım günüzü müzeler adasında tarihi yolculuğa ayırıp, çıkışında hemen önünde kurulan açık hava pazarına uğrayın. Enteresan şeyler keşfedebilirisiniz. Örneğin biz Mustafa’yla özel bir makro kamera ile göz bebeklerin fotoğrafını çeken dükkanı çok sevdik. Dünyada başka kimsede olmayan irislerimizin fotoğrafı bir çerçevede bize Berlin’e hatırlatıyor.
Kendinize bir plan yapıp Turistik yerleri sırasıyla gezin. Geziniz sırasında kısa molalar vererek sokak kafelerinin ve Alman çikolatalarının tadını çıkarın. Berliner Kaffeerösterei’nin her hafta değiştirdiği özel kahve menüsünden bir kahve seçip deneyin. Zencefilli ve tarçınlı Latte’nin lezzeti beni çok şaşırtmıştı.
Alışveriş için kendinize zaman ayırın. Yerel tasarımcıları keşfetmek için en doğru yerler sokak araları. Hediyelik eşya içinse büyük caddeleri ve turistik bölgeleri tercih edin.
Sanata ve resime meraklıysanız Berlin’i daha bir çok seveceksiniz. Şehrin bir çok yerinde yer alan önemli sanat galerilerini gezin. Küçük galerilerde ise yerel sanatçıların çok kaliteli işlerine rasatlayabilirisiniz. Farklı tekniklerle yapılan soyut çalışmalar şu sıralar Berlin’deki popüler sanata yön veriyor.
Zamanınız varsa kentin dışında bulunan park ve sarayları da gezebilirisiniz.
Yeme-İçme
Bütçenize ve seyahatinizin uzunluğuna göre istediğiniz her türlü yemek planını yapabileceğiniz bir şehirdesiniz. Önce yerel tatlardan bahsedeyim. Berlin’in her yerinde karşınıza çıkacak Currywurst buraya özgü bir sosis. Sokaklarda büfelerde ya da minik take away restaurantlarda satılan baharatlı domuz sosisi üzerine bolca ketçap sıkılarak yeniliyor. Tadına bakmadığım için bir yorum yapamayacağım ama meraklısına duyurulur.
Gelmişken Alman mutfağını tadayım, etle ve patatesle aram da iyidir diyorsanız şu restaurantları deneyebilirisiniz Marjellchen, Zur Haxe, Max und Moritz, ve Berlin’deki en eski restaurant olan Zur Letzten Instanz. Haftasonları çok kalabalık oldukları için mutlaka önceden rezervasyon yaptırın.
Güzel kahve mekanları ve tatlı zincirleriniz de unutmamak gerekir. Berlin’i gezerken sık sık karşınıza çıkacak Einstein Cafe zinciri kahve tatlı molaları için birebir. Kahvaltısının da güzel olduğunu duydum.
Tiergarten’da Bikini Hotel’in içindeki Neni Berlin de ferah ortamıyla gayet keyifli bir mekan. Bir başka önerim de Berlin’in en meşhur Department Store’u olan KADEWE’nin gurme katı. Burada bölümlerine ayrılmış onlarca küçük mutfak ve taze taze yemek yiyebileceğiniz gurme köşeler var. Et, balık, akdeniz, dünya mutfağı, aklınıza ne gelirse burada bulabilirsiniz. Bir katı ise açık büfeye ayrılmış. Salata bar, hamburger ve tatlı köşesinden açık büfe dilediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz. Fiyatları ortalamanın biraz üzerinde. Ayrıca gurme marketinde de envai çeşit ürün aklınızı başınızdan alacak. Mutfağa meraklıysanız benim gibi yarım saat bakar çıkarıp diye planlayıp 3 saat burada zaman geçirebilirisiniz.
Biraz farklı olsun, modern alternatif yerler deneyeyim diyorsanız da seçeceğiniz çok. Fakat bu yerlerin lokasyonları da kendileri gibi enteresan olabiliyor. Şehrin en hip ve cool restaurantları ‘bulunamama’ üzerine tasarlanmış. Bu restaurantların bir çoğu aynı zamanda bar. Giriş kapıları ıssız sokakların ıssız, ışıksız, tabelasız duvarlarının ardında.
Örneğin yine böyle zor bulunan ‘Cookies Cream’ bir vejetaryen restaurant olmasına rağmen yemekleri, sunumları ve ortamıyla şehrin en popülerlerinden biri.
Berlin’de Hipster olmak yazımda birkaç alternatif mekan daha önerisinde bulundum. Onu da okuyabilirisiniz. The Bird kocaman hamburger ve patates tabaklarıyla her daim kalabalık. Yine Burgermeister eski bir tuvaletten büfeye dönüştürülen bir hamburgerci. O kadar popüler ki önünde her daim metrelerce kuyruk oluyor. Biz öyle yemeği için gitmiştik, kuyruğu görünce geri dönmek ya da beklemek arasında kaldık ama açlık galip geldi :) Sadece hamburger ve patates yapıyor. Önünde oturabileceğiniz yemek alanı çok sınırlı olduğu için ayakta yemek zorunda da kalabilirsiniz. Biz 10 kilometrelik bir yürüyüşün ardından çok aç gittiğimiz için hemen önündeki yeşil parka kurulup piknik yaptık. Hamburgerden mi yoksa bizim keyfimizden mi bilmiyorum ama bende çok güzel kaldı.
Berlin’de bir diğer çok sık rastlayacağınız mutfak da Vietnam ve Hint restaurantları olacak. Uzakdoğu zinciri Umami’de tercih edebileceğiniz bir başka alternatif.
Gelelim Türk restaurantlarına. En iyiyi en sona bırakayım dedim.:) Berlin’in şampiyonu kesinlikle Mustafa’s Gemüse Kebab. Bir büfede bidiğimiz sebzeli tavuk döner satarak Amlanya’da upuzun kuyruklar oluşturmayı nasıl başarmış bilemiyorum, ama olmuş. Biz en az 30 dakika beklemeyi göze alamadık, ama ‘gittiğim yerlerde olmazsa olmazları denemeden dönmem’ diyorsanız burayı kaçırmayın.
Bir diğer önereceğim restaurantın ismi ‘Honca’. Bizi buraya Berlin’de uzun yıllardır yaşayan bir tanıdığımız götürdü. Sadece Almanların yaşadığı çok şık ve popüler bir cadde de yeni açılan bu Türk restaurantının menüsü Anadolu mutfağı üzerine. Yemeklerin lezzetleri de sunumları da şahaneydi.
Gece Hayatı
Berlin’e sadece gece hayatı için Avrupa’nın her yerinden insan geldiğini biliyor muydunuz? Biz de bilmiyorduk öğrendik. Buradaki eğlence anlayışı tam bir muamma! Çılgın kulüpler, cool barlar, ünlü djler, sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden elektronik müzik partileri.. En isim yapmışları yazacak olursam:
Britney Spears’ın kıyafeti uygun olmadığı için içeri alınmadığı gece klübü Berghain, (bu arada bu hikaye doğruymuş :)), Monkey Bar, PURO Sky Lounge, kapısında ( kapı olduğunu anlayıp zili çalabilirseniz:)) kocaman bir fötr şapkayla sizi karşılayıp ne istediğinizi soran çalışanıyla Tausend, ve Mitte’deki Butcher’s Bar.
Biz Berlin’i daha çok gündüz yaşadık. Birçok mekana da bir saat müzik dinlemek için gidip hemen çıktık. Ama gece hayatı meraklıları için şunu eklemek istiyorum, Ne kadar salaş giyinirseniz o kadar iyi, topuklu kesinlikle çok demode, mekanlar gece 01:00 gibi dolmaya başlıyor, giriş ücreti genellikle yok, rezervasyon yaptırmanız ya da listede adınızın olması gerekiyor. Ayrıca ortak özellikleri şu: Çok yakınızdalar ama görünmezler. Bulunması zorlar ama bir o kadar basit ve salaşlar. Girene kadar ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmediğiniz ama çok şey duyduğunuz, girdiğiniz anda da sanki hep oradaymışsınız gibi size tanıdıklar. Bu cümleler kafanızı karıştıydıysa ya gece hayatını sevmiyorsunuz ya da Berlin’de daha önce bir klübe gitmediniz demektir. :)